|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
place of worship i.
|
ibadethane |
|
The presence of graves in the places of worship is a violation of God's Law.
İbadet yerlerinde mezarların bulunması Tanrı'nın Yasası'nın ihlalidir.
More Sentences
|
2 |
Genel |
place of origin i.
|
menşe yeri |
|
The idea of slaughter in the immediate vicinity of the place of origin is also widely being put into practice.
Kesimin menşe yerin hemen yakınında yapılması fikri de yaygın olarak uygulanmaktadır.
More Sentences
|
3 |
Genel |
place of residence i.
|
ikamet yeri |
|
The tax system is the responsibility of the Member States and it is decided in accordance with the place of residence.
Vergi sistemi Üye Devletlerin sorumluluğundadır ve ikamet yerine göre belirlenir.
More Sentences
|
4 |
Genel |
pride of place i.
|
onur |
|
Your intention now is to give the financial market pride of place.
Şu anki niyetiniz finans piyasasına onurlu bir yer vermektir.
More Sentences
|
5 |
Genel |
pride of place i.
|
itibar |
|
Your intention now is to give the financial market pride of place.
Şu anki niyetiniz finans piyasasına itibar kazandırmaktır.
More Sentences
|
6 |
Genel |
out of place s.
|
uygunsuz |
|
Tom's noticed something was out of place.
Tom bir şeyin uygunsuz olduğunu fark etti.
More Sentences
|
7 |
Genel |
out of place s.
|
yersiz |
|
His criticisms were out of place.
Eleştirileri yersizdi.
More Sentences
|
8 |
Genel |
in place of ed.
|
yerine |
|
We must not forget the priority of development, and we must not speak in place of the South.
Kalkınmanın önceliğini unutmamalı ve Güney'in yerine konuşmamalıyız.
More Sentences
|
Phrasals |
|
9 |
Öbek Fiiller |
bust out (of some place) f.
|
(bir yerden) kaçmak |
|
I'm busting out of here.
Buradan kaçıyorum.
More Sentences
|
10 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) koşarak kaçmak/çıkmak |
|
People ran out of the castle.
İnsanlar kaleden koşarak kaçtı.
More Sentences
|
11 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
koşarak (bir şeyden/bir yerden) çıkarmak |
|
Tom ran out of the house.
Tom evden koşarak çıktı.
More Sentences
|
12 |
Öbek Fiiller |
rush out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı fırlamak |
|
As soon as he heard the crash, he rushed out of the house.
Kazayı duyar duymaz evden dışarı fırladı.
More Sentences
|
13 |
Öbek Fiiller |
sneak out (of some place) f.
|
(bir yerden) sıvışmak |
|
Tom sneaked out the back door.
Tom arka kapıdan gizlice sıvıştı.
More Sentences
|
Phrases |
|
14 |
İfadeler |
out of place expr.
|
yersiz |
|
His criticisms were out of place.
Onun tenkitleri yersizdi.
More Sentences
|
Colloquial |
|
15 |
Konuşma Dili |
in place of expr.
|
yerine |
|
I rise to speak in place of Ruth Hieronymi, who actually should have been speaking, but is unfortunately unwell.
Aslında konuşması gereken ancak ne yazık ki rahatsız olan Ruth Hieronymi'nin yerine konuşmak üzere ayağa kalkıyorum.
More Sentences
|
Common Usage |
|
16 |
Yaygın Kullanım |
place of residence i.
|
ikametgah |
|
General |
|
17 |
Genel |
place of resort i.
|
buluşma yeri |
|
18 |
Genel |
place of use i.
|
kullanım yeri |
|
19 |
Genel |
pride of place i.
|
konumun üstünlüğü |
|
|
20 |
Genel |
place of refuge for women i.
|
kadın sığınma evi |
|
21 |
Genel |
change of place i.
|
intikal |
|
22 |
Genel |
place of amusement i.
|
eğlence yeri |
|
23 |
Genel |
place of printing i.
|
basım yeri |
|
24 |
Genel |
place of worship i.
|
tapınak |
|
25 |
Genel |
place of refuge for women i.
|
kadın misafirhanesi |
|
26 |
Genel |
pride of place i.
|
en yüksek mevki |
|
27 |
Genel |
place of employment i.
|
işyeri |
|
28 |
Genel |
native of this place i.
|
buralı |
|
29 |
Genel |
place of registry i.
|
nüfusa kayıtlı olduğu yer |
|
30 |
Genel |
place of discharge i.
|
boşaltıra yeri |
|
31 |
Genel |
place of performance i.
|
ifa yeri |
|
32 |
Genel |
place of business i.
|
işyeri |
|
33 |
Genel |
place of destination i.
|
varış yeri |
|
34 |
Genel |
place of entertainment i.
|
eğlence mekanı |
|
35 |
Genel |
place of business i.
|
iş yeri |
|
36 |
Genel |
a place of refuge i.
|
sığınacak liman |
|
37 |
Genel |
place of publication i.
|
basım yeri |
|
38 |
Genel |
place of birth i.
|
doğum yeri |
|
39 |
Genel |
place of issue i.
|
verildiği yer |
|
|
40 |
Genel |
place and year of birth i.
|
doğum yeri ve yılı |
|
41 |
Genel |
place and date of birth i.
|
doğum yeri ve tarihi |
|
42 |
Genel |
place of interest i.
|
görülmeye değer yer |
|
43 |
Genel |
place of interest i.
|
ilgi çekici yer |
|
44 |
Genel |
place of birth i.
|
doğduğu yer |
|
45 |
Genel |
the place of use i.
|
kullanıldığı yer |
|
46 |
Genel |
place of duty i.
|
görev yeri |
|
47 |
Genel |
habitual place of abode i.
|
ikamet edilen yer (adres) |
|
48 |
Genel |
the place and importance of i.
|
yeri ve önemi |
|
49 |
Genel |
change of place i.
|
tebdil-i mekan |
|
50 |
Genel |
change of place i.
|
yer değişikliği |
|
51 |
Genel |
change of place i.
|
mekan değişikliği |
|
52 |
Genel |
place of art i.
|
sanatın yeri |
|
53 |
Genel |
sense of place i.
|
yer duygusu |
|
54 |
Genel |
sense of place i.
|
yere has duygu |
|
55 |
Genel |
place of concert i.
|
konser yeri |
|
56 |
Genel |
place of issue i.
|
veriliş yeri |
|
57 |
Genel |
place of worship i.
|
mabet |
|
58 |
Genel |
pride of place i.
|
şeref |
|
59 |
Genel |
pride of place i.
|
memleketinden gurur duyma |
|
60 |
Genel |
pride of place i.
|
geldiği yerle övünme |
|
61 |
Genel |
place something out of someone 's reach f.
|
bir şeyi birinin erişemeyeceği bir yere koymak |
|
62 |
Genel |
be out of place f.
|
yerinde olmamak (fiilen) |
|
63 |
Genel |
be out of place f.
|
abes kaçmak |
|
64 |
Genel |
be out of place f.
|
uygunsuz olmak |
|
65 |
Genel |
take the place of f.
|
yerini almak |
|
66 |
Genel |
be out of place f.
|
yakışıksız olmak |
|
67 |
Genel |
take the place of f.
|
yerine geçmek |
|
68 |
Genel |
know a place like the palm of one's hand f.
|
avucunun içi gibi bilmek |
|
69 |
Genel |
place something out of someone 's reach f.
|
bir şeyi biri için imkansız hale getirmek |
|
70 |
Genel |
be out of place f.
|
uygun düşmemek |
|
71 |
Genel |
feel out of place f.
|
garipsemek |
|
72 |
Genel |
be out of place f.
|
yakışık almamak |
|
73 |
Genel |
be out of place f.
|
yerinde olmamak (her zamanki) |
|
74 |
Genel |
know every inch of a place f.
|
karış karış bilmek |
|
75 |
Genel |
fill (a place) with the clamor of voices f.
|
curcunaya çevirmek |
|
76 |
Genel |
fill (a place) with the clamor of voices f.
|
curcunaya döndürmek |
|
77 |
Genel |
fill (a place) with the clamor of voices f.
|
curcunaya vermek |
|
78 |
Genel |
take place in the scope of f.
|
kapsamında yer almak |
|
79 |
Genel |
act in place of f.
|
yerine hareket etmek |
|
|
80 |
Genel |
take the place of f.
|
(birisinin) yerini almak |
|
81 |
Genel |
place the debit of f.
|
zimmetine kaydetmek |
|
82 |
Genel |
take the place of f.
|
kaim olmak |
|
83 |
Genel |
take the place of f.
|
(birinin) yerine geçmek |
|
84 |
Genel |
out of place s.
|
abes kaçmış |
|
85 |
Genel |
out of place s.
|
münasebetsiz |
|
86 |
Genel |
of that place s.
|
oralı |
|
87 |
Genel |
out-of-place s.
|
yersiz |
|
88 |
Genel |
in place of this zf.
|
bunun yerine |
|
89 |
Genel |
in the place of ed.
|
bedel olarak |
|
90 |
Genel |
in place of ed.
|
… yerine |
|
91 |
Genel |
in the place of ed.
|
yerine |
|
Phrasals |
|
92 |
Öbek Fiiller |
put (one) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir hayvanı bir yerden) dışarı çıkarmak |
|
93 |
Öbek Fiiller |
put (one) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir hayvanı bir yerden) çıkmaya zorlamak |
|
94 |
Öbek Fiiller |
conduct (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini ya da bir şeyi bir yerden) çıkarmak |
|
95 |
Öbek Fiiller |
conduct (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini ya da bir şeyi bir yerden) dışarı götürmek |
|
96 |
Öbek Fiiller |
draw something out of some place f.
|
bir yerden bir şeyi çekip çıkarmak |
|
97 |
Öbek Fiiller |
slink out of some place f.
|
bir yerden sinsice çıkmak |
|
98 |
Öbek Fiiller |
run out of some place f.
|
bir yerden kaçmak |
|
99 |
Öbek Fiiller |
clear someone out of some place f.
|
birilerini dışarı çıkarmak |
|
100 |
Öbek Fiiller |
sweep out of some place f.
|
bir yerden hızla çıkmak |
|
101 |
Öbek Fiiller |
hurl someone out of some place f.
|
birilerini bir yerden atmak/kovmak |
|
102 |
Öbek Fiiller |
usher someone or something out of some place f.
|
birine (bir yerden çıkarken) eşlik etmek |
|
103 |
Öbek Fiiller |
stagger out of some place f.
|
bir yerden sendeleyerek çıkmak |
|
104 |
Öbek Fiiller |
run out of some place f.
|
bir yerden tüymek |
|
105 |
Öbek Fiiller |
order someone out of some place f.
|
birine dışarıya çıkmasını söylemek/emretmek |
|
106 |
Öbek Fiiller |
creep out of some place furtively f.
|
bir yerden sinsice çıkmak |
|
107 |
Öbek Fiiller |
starve someone out of some place f.
|
birini aç bırakarak bir yerden çıkmaya zorlamak |
|
108 |
Öbek Fiiller |
throw someone out of some place f.
|
birini bir yerden dışarıya atmak |
|
109 |
Öbek Fiiller |
sign someone out of some place f.
|
birinin çıkışını/ayrılışını kaydetmek |
|
110 |
Öbek Fiiller |
chuck someone out of some place f.
|
birini yaka paça dışarı atmak |
|
111 |
Öbek Fiiller |
run out of some place f.
|
hızla/koşarak çıkmak |
|
112 |
Öbek Fiiller |
breeze out of some place f.
|
hızla kaçmak |
|
113 |
Öbek Fiiller |
chase someone out of some place f.
|
kovalayarak atmak/kovmak |
|
114 |
Öbek Fiiller |
hound someone out (of something or some place) f.
|
kovalayarak atmak/kovmak |
|
115 |
Öbek Fiiller |
steal out of some place f.
|
sinsice bir yerden kaçmak/sıvışmak |
|
116 |
Öbek Fiiller |
breeze out of some place f.
|
sıvışmak |
|
117 |
Öbek Fiiller |
flush someone out of some place f.
|
saklandıkları yuvalarından çıkartmak |
|
118 |
Öbek Fiiller |
steam out (of some place) f.
|
(buhar gücü ile çalışan gemi) bir yerden çıkmak |
|
119 |
Öbek Fiiller |
sign someone out of some place f.
|
(kayıt defterine vb) birinin çıkışını/ayrılışını not etmek/yazmak |
|
120 |
Öbek Fiiller |
barrel out (of some place) f.
|
(bir yerden) fırlayıp çıkmak |
|
121 |
Öbek Fiiller |
barrel out (of some place) f.
|
(bir yerden) paldır küldür çıkmak |
|
122 |
Öbek Fiiller |
barrel out (of some place) f.
|
(bir yeri hızla terk etmek |
|
123 |
Öbek Fiiller |
slide out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) sıvışmak |
|
124 |
Öbek Fiiller |
slide out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) çıkıvermek |
|
125 |
Öbek Fiiller |
slide out of (something or some place) f.
|
kayarak (bir şeyden/yerden) çıkmak |
|
126 |
Öbek Fiiller |
slide out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) belli etmeden/görünmeden çıkmak |
|
127 |
Öbek Fiiller |
slide out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) tüymek |
|
128 |
Öbek Fiiller |
slide out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) sıyırmak |
|
129 |
Öbek Fiiller |
slide out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) dışarı kaydırmak |
|
130 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini) korkutup (bir şeyden/yerden) kaçırmak |
|
131 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini) zorla (bir yerden/şeyden) çıkarmak |
|
132 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini) tehditle (bir şeyden/yerden) çıkarmak |
|
133 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini bir şeyden/yerden) çıkmaya zorlamak |
|
134 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini bir şeyi/yeri) terk etmek zorunda bırakmak |
|
135 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini bir şeyi/yeri) terk etmeye zorlamak |
|
136 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini) korkudan (bir şeyi) yapmamaya itmek |
|
137 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini) korkuyla (bir şeyi) yapmaktan vazgeçirmek |
|
138 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini) korkutup (bir şeyi) yapmaktan uzaklaştırmak |
|
139 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini) dehşetle (bir şeyi) yapmaktan uzaklaştırmak/vazgeçirmek |
|
140 |
Öbek Fiiller |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
(birini bir şey) yapmaktan caydırmak |
|
141 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) dışına süpürmek |
|
142 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) silmek |
|
143 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) süpürmek |
|
144 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) dışarı itmek |
|
145 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) dışına itmek |
|
146 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) dışına çekmek |
|
147 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) dışarı sürüklemek |
|
148 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) dışına sürüklemek |
|
149 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) alıp götürmek |
|
150 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) önüne katıp götürmek |
|
151 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
görevine derhal son vermek |
|
152 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
görevine kesin olarak son vermek |
|
153 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
hızlıca bir şey dışı bırakmak |
|
154 |
Öbek Fiiller |
sweep out of (something or some place) f.
|
kesin bir şekilde görev/pozisyon dışı bırakmak |
|
155 |
Öbek Fiiller |
operate out of (some place) f.
|
(bir yerden) çalışmak |
|
156 |
Öbek Fiiller |
place out of (something) f.
|
(bir şeyden) muaf olmak |
|
157 |
Öbek Fiiller |
place out of (something) f.
|
(bir şeyi) atlamaya hak kazanmak |
|
158 |
Öbek Fiiller |
place out of f.
|
-den muaf olmak |
|
159 |
Öbek Fiiller |
place out of f.
|
'-i atlamaya hak kazanmak |
|
160 |
Öbek Fiiller |
smash out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) firar etmek |
|
161 |
Öbek Fiiller |
smash out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) engelleri aşıp/yıkıp kaçmak |
|
162 |
Öbek Fiiller |
smash out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) engelleri/bariyerleri kırıp kaçmak |
|
163 |
Öbek Fiiller |
smash out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) önüne geleni yıkıp/kırıp kaçmak |
|
164 |
Öbek Fiiller |
strut out of (some place) f.
|
(bir yerden) kibirli bir şekilde çıkmak |
|
165 |
Öbek Fiiller |
strut out of (some place) f.
|
(bir yerden) kendini beğenmiş bir tavırla çıkmak |
|
166 |
Öbek Fiiller |
strut out of (some place) f.
|
(bir yerden) kasıla kasıla çıkmak |
|
167 |
Öbek Fiiller |
strut out of (some place) f.
|
(bir yerden) havalı bir tavırla çıkmak |
|
168 |
Öbek Fiiller |
strut out of (some place) f.
|
(bir yerden) salına salına çıkmak |
|
169 |
Öbek Fiiller |
surge out of (someone, something, or some place) f.
|
(bir şeyden) yerden çıkmak |
|
170 |
Öbek Fiiller |
surge out of (someone, something, or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) dışarı akmak |
|
171 |
Öbek Fiiller |
surge out of (someone, something, or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) dışarı sızmak |
|
172 |
Öbek Fiiller |
surge out of (someone, something, or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) hızla çıkmak |
|
173 |
Öbek Fiiller |
surge out of (someone, something, or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) birden çıkmak |
|
174 |
Öbek Fiiller |
surge out of (someone, something, or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) aniden çıkmak |
|
175 |
Öbek Fiiller |
surge out of (someone, something, or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) bir hışımla çıkmak |
|
176 |
Öbek Fiiller |
surge out of (someone, something, or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) bir anda çıkmak |
|
177 |
Öbek Fiiller |
swarm out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) akın akın çıkmak |
|
178 |
Öbek Fiiller |
swarm out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) çil yavrusu gibi dağılmak |
|
179 |
Öbek Fiiller |
swarm out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) sürü halinde çıkmak |
|
180 |
Öbek Fiiller |
swarm out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) bir anda kalabalık bir şekilde çıkmak |
|
181 |
Öbek Fiiller |
swarm out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) toplu halde çıkmak/dağılmak |
|
182 |
Öbek Fiiller |
wash (someone) out of (something or some place) f.
|
sel (birini bir şeyi/yeri) terk etmek zorunda bırakmak |
|
183 |
Öbek Fiiller |
wash (someone) out of (something or some place) f.
|
sel (birini bir şeyden/yerden) çıkmak zorunda bırakmak |
|
184 |
Öbek Fiiller |
wash (someone) out of (something or some place) f.
|
sel (birinin bir şeyden/yerden) ayrılmasına neden olmak |
|
185 |
Öbek Fiiller |
wash (someone) out of (something or some place) f.
|
(birini bir programı, kurumu) bırakmak zorunda bırakmak |
|
186 |
Öbek Fiiller |
wash (someone) out of (something or some place) f.
|
(birinin bir programdan, kurumdan) ayrılmasına sebep olmak |
|
187 |
Öbek Fiiller |
wash (someone) out of (something or some place) f.
|
(birini bir programdan, kurumdan) ayrılmaya mecbur etmek |
|
188 |
Öbek Fiiller |
wash (someone) out of (something or some place) f.
|
(birini bir programdan, kurumdan) elemek |
|
189 |
Öbek Fiiller |
wheel out of (something or some place) f.
|
tekerlekli bir araçla (bir şeyden/yerden) ayrılmak |
|
190 |
Öbek Fiiller |
wheel out of (something or some place) f.
|
tekerlekli bir araçla (bir şeyi/yeri) terk etmek |
|
191 |
Öbek Fiiller |
wheel out of (something or some place) f.
|
tekerlekli bir araçla (bir şeyden/yerden) taşınmak |
|
192 |
Öbek Fiiller |
wheel out of (something or some place) f.
|
tekerlekli bir araçla (bir şeyden/yerden) çıkarmak |
|
193 |
Öbek Fiiller |
wheel out of (something or some place) f.
|
tekerlekli bir şeyin üzerinde (bir şeyden/yerden) çıkarmak |
|
194 |
Öbek Fiiller |
wheel out of (something or some place) f.
|
tekerlekli bir araçla (bir şeyden/yerden) dışarı çıkarmak |
|
195 |
Öbek Fiiller |
wheel out of (something or some place) f.
|
tekerlekli bir araçla iterek (bir şeyin/yerin) dışına çıkarmak |
|
196 |
Öbek Fiiller |
wheel out of (something or some place) f.
|
tekerlekli sandalyeyle (bir şeyden/yerden) çıkarmak |
|
197 |
Öbek Fiiller |
worm out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) sıyrılarak çıkmak |
|
198 |
Öbek Fiiller |
worm out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) içinden debelenerek çıkmak |
|
199 |
Öbek Fiiller |
worm out of (something or some place) f.
|
(dar bir şeyden/yerden) kıvrılarak çıkmak |
|
200 |
Öbek Fiiller |
worm out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) sürünerek çıkmak |
|
201 |
Öbek Fiiller |
worm out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) sıkışarak çıkmak, (bir şeyden/yerden) zar zor çıkmak |
|
202 |
Öbek Fiiller |
worm out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) güç bela çıkmak |
|
203 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) çekip çıkarmak |
|
204 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) çekip almak |
|
205 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) söküp almak |
|
206 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) koparıp almak |
|
207 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) sert bir şekilde çekip almak |
|
208 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) tutup çekmek |
|
209 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) zorla çıkarmak |
|
210 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) zor kullanarak çıkarmak |
|
211 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) zorla almak |
|
212 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) zor kullanarak almak |
|
213 |
Öbek Fiiller |
wrench (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden/şeyden) tehditle almak/çıkarmak |
|
214 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) çıkışına gitmek |
|
215 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) dışına gitmek |
|
216 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) çıkışına götürmek |
|
217 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) dışına götürmek |
|
218 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) çıkışına doğru götürmek |
|
219 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) dışına doğru götürmek |
|
220 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) dışına doğru devam etmek |
|
221 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) çıkarmak |
|
222 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) tahliye etmek |
|
223 |
Öbek Fiiller |
lead out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) dışarı yönlendirmek |
|
224 |
Öbek Fiiller |
put (one) out of (something or some place) f.
|
(birini bir şeyden/yerden) kapı dışarı etmek |
|
225 |
Öbek Fiiller |
put (one) out of (something or some place) f.
|
(birini bir şeyin/yerin) dışına atmak |
|
226 |
Öbek Fiiller |
bust out (of some place) f.
|
(bir yerden) firar etmek |
|
227 |
Öbek Fiiller |
bust out (of some place) f.
|
(bir yerden) kaçmasına yardım etmek |
|
228 |
Öbek Fiiller |
bust out (of some place) f.
|
(bir yerden) firar etmesine yardım etmek |
|
229 |
Öbek Fiiller |
bust out (of some place) f.
|
hapisten kaçırmak/firar ettirmek |
|
230 |
Öbek Fiiller |
bust out (of some place) f.
|
okuldan uzaklaştırmak |
|
231 |
Öbek Fiiller |
bust out (of some place) f.
|
okuldan atmak |
|
232 |
Öbek Fiiller |
charge out (of some place) f.
|
(bir yerden) hızla çıkmak |
|
233 |
Öbek Fiiller |
charge out (of some place) f.
|
(bir yeren) hızla çıkıp gitmek |
|
234 |
Öbek Fiiller |
charge out (of some place) f.
|
(bir yerden) bir hışımla çıkmak |
|
235 |
Öbek Fiiller |
charge out (of some place) f.
|
(bir yerden) paldır küldür çıkıp gitmek |
|
236 |
Öbek Fiiller |
charge out (of some place) f.
|
(bir yerden) aceleyle çıkmak |
|
237 |
Öbek Fiiller |
chase (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) kovalamak |
|
238 |
Öbek Fiiller |
chase (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) kovmak |
|
239 |
Öbek Fiiller |
chase (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) defetmek |
|
240 |
Öbek Fiiller |
chase (someone or something) out of (some place) f.
|
(birinin/bir şeyin bir yerden) gitmesini sağlamak |
|
241 |
Öbek Fiiller |
chase (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) kaçırmak |
|
242 |
Öbek Fiiller |
chase (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) (zorla) göndermek |
|
243 |
Öbek Fiiller |
chase (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) kovalayıp/kovalayarak çıkarmak |
|
244 |
Öbek Fiiller |
chase out of some place f.
|
bir yerden kovalamak |
|
245 |
Öbek Fiiller |
chase out of some place f.
|
bir yerden kovmak |
|
246 |
Öbek Fiiller |
chase out of some place f.
|
bir yerden defetmek |
|
247 |
Öbek Fiiller |
chase out of some place f.
|
bir yerden gitmesini sağlamak |
|
248 |
Öbek Fiiller |
chase out of some place f.
|
bir yerden kaçırmak |
|
249 |
Öbek Fiiller |
chase out of some place f.
|
bir yerden (zorla) göndermek/çıkarmak |
|
250 |
Öbek Fiiller |
chase out of some place f.
|
bir yerden kovalayıp/kovalayarak çıkarmak |
|
251 |
Öbek Fiiller |
chase someone or something out of some place f.
|
birini/bir şeyi bir yerden kovalamak |
|
252 |
Öbek Fiiller |
chase someone or something out of some place f.
|
birini/bir şeyi bir yerden kovmak |
|
253 |
Öbek Fiiller |
chase someone or something out of some place f.
|
birini/bir şeyi bir yerden defetmek |
|
254 |
Öbek Fiiller |
chase someone or something out of some place f.
|
birinin/bir şeyin bir yerden gitmesini sağlamak |
|
255 |
Öbek Fiiller |
chase someone or something out of some place f.
|
birini/bir şeyi bir yerden kaçırmak |
|
256 |
Öbek Fiiller |
chase someone or something out of some place f.
|
birini/bir şeyi bir yerden (zorla) göndermek/çıkarmak |
|
257 |
Öbek Fiiller |
chase someone or something out of some place f.
|
birini/bir şeyi bir yerden kovalayıp/kovalayarak çıkarmak |
|
258 |
Öbek Fiiller |
chuck out of some place f.
|
bir yerden atmak |
|
259 |
Öbek Fiiller |
chuck out of some place f.
|
bir yerden sepetlemek |
|
260 |
Öbek Fiiller |
chuck out of some place f.
|
bir yerden dışarı atmak |
|
261 |
Öbek Fiiller |
chuck out of some place f.
|
bir yerden kovmak |
|
262 |
Öbek Fiiller |
chuck out of some place f.
|
bir yerden kapı dışarı etmek |
|
263 |
Öbek Fiiller |
clear (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) çıkarmak |
|
264 |
Öbek Fiiller |
clear (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) zorla dışarı sevk etmek |
|
265 |
Öbek Fiiller |
clear (someone or something) out of (some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) dışarı çıkmaya zorlamak |
|
266 |
Öbek Fiiller |
clear (something) out of (some place) f.
|
(bir şeyi bir şeyden) çıkarmak/atmak |
|
267 |
Öbek Fiiller |
clear (something) out of (some place) f.
|
(bir yeri bir şeyden) temizlemek |
|
268 |
Öbek Fiiller |
clear off (of some place) f.
|
(bir yerden) çıkmak |
|
269 |
Öbek Fiiller |
clear off (of some place) f.
|
(bir yerden) ayrılmak |
|
270 |
Öbek Fiiller |
clear off (of some place) f.
|
(bir yeri) terk etmek |
|
271 |
Öbek Fiiller |
clear out (of some place) f.
|
(bir yerden) çıkmak |
|
272 |
Öbek Fiiller |
clear out (of some place) f.
|
(bir yerden) ayrılmak |
|
273 |
Öbek Fiiller |
clear out (of some place) f.
|
(bir yeri) terk etmek |
|
274 |
Öbek Fiiller |
clear out (of some place) f.
|
(bir yerden) gitmek |
|
275 |
Öbek Fiiller |
clear out (of some place) f.
|
(bir yerden) defolmak |
|
276 |
Öbek Fiiller |
clear out (of some place) f.
|
(bir yerden) çıkıp gitmek |
|
277 |
Öbek Fiiller |
draw someone or something out of some place f.
|
birini/bir şeyi bir yerden çekip çıkarmak |
|
278 |
Öbek Fiiller |
draw out of some place f.
|
bir yerden çekip çıkarmak |
|
279 |
Öbek Fiiller |
flounce out of (some place) f.
|
(bir yerden) bir hışımla çıkmak |
|
280 |
Öbek Fiiller |
flounce out of (some place) f.
|
(bir yerden) kasıla kasıla çıkmak |
|
281 |
Öbek Fiiller |
flush someone or something out of some place f.
|
birini/bir şeyi saklandığı yerden çıkarmak |
|
282 |
Öbek Fiiller |
flush someone or something out of some place f.
|
birini/bir şeyi gizlendiği yerden çıkarmak |
|
283 |
Öbek Fiiller |
flush (someone or something) out of (some thing or place) f.
|
(birini/bir şeyi saklandığı şeyden/yerden) çıkarmak |
|
284 |
Öbek Fiiller |
flush (someone or something) out of (some thing or place) f.
|
(birini/bir şeyi gizlendiği şeyden/yerden) çıkarmak |
|
285 |
Öbek Fiiller |
flush (something) out of (some thing or place) f.
|
(bir şeyi bir şeyden/yerden) akıtmak |
|
286 |
Öbek Fiiller |
flush (something) out of (some thing or place) f.
|
(bir şeyi) suyla (bir şeyden/yerden) temizlemek/yıkamak/akıtmak |
|
287 |
Öbek Fiiller |
flush (something) out of (some thing or place) f.
|
(bir şeyi) bol su ile (bir şeyden/yerden) temizlemek |
|
288 |
Öbek Fiiller |
flush (something) out of (some thing or place) f.
|
(bir şeyi bir şeyden/yerden) durulamak |
|
289 |
Öbek Fiiller |
flush out of some place f.
|
saklandığı/gizlendiği yerden çıkarmak |
|
290 |
Öbek Fiiller |
fly out of (some place) f.
|
(bir yerden) uçurmak |
|
291 |
Öbek Fiiller |
fly out of (some place) f.
|
(bir yerden) uçakla götürmek |
|
292 |
Öbek Fiiller |
fly out of (some place) f.
|
(bir yerden) uçmak/havalanmak |
|
293 |
Öbek Fiiller |
fly out of (some place) f.
|
(bir yerden) apar topar çıkmak |
|
294 |
Öbek Fiiller |
fly out of (some place) f.
|
(bir yeri) acilen terk etmek |
|
295 |
Öbek Fiiller |
fly out of (some place) f.
|
(bir yerden) hemen ayrılmak |
|
296 |
Öbek Fiiller |
hound (someone) out (of some place) f.
|
(birini bir yerden) çıkarmak/kovalamak |
|
297 |
Öbek Fiiller |
hurl (someone or something) out of (some place or thing) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) dışarı atmak/fırlatmak |
|
298 |
Öbek Fiiller |
hurl (someone) out of (some place or thing) f.
|
(birini bir yerden) kovmak |
|
299 |
Öbek Fiiller |
hurl (someone) out of (some place or thing) f.
|
(birini bir yerden) dışarı atmak |
|
300 |
Öbek Fiiller |
jerk (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) çekip çıkarmak/almak |
|
301 |
Öbek Fiiller |
jerk (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) zorla çekip çıkarmak |
|
302 |
Öbek Fiiller |
jerk (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) sert bir şekilde çekmek |
|
303 |
Öbek Fiiller |
jerk (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) cart diye çekip çıkarmak/almak |
|
304 |
Öbek Fiiller |
jerk (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birinin/bir şeyin bir şeyden/yerden/durumdan) hızla/hemen çıkmasına neden olmak/çıkmasını sağlamak |
|
305 |
Öbek Fiiller |
jerk (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birinin/bir şeyin bir şeyi/yeri) hemen/derhal terk etmesine sebep olmak/terk etmesini sağlamak |
|
306 |
Öbek Fiiller |
jerk (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden/durumdan) hemen/hızlıca çıkarmak |
|
307 |
Öbek Fiiller |
let out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/yerden) çıkmak |
|
308 |
Öbek Fiiller |
let out of (something or some place) f.
|
(bir yerden) salınmak |
|
309 |
Öbek Fiiller |
muscle (one) out (of something or some place) f.
|
(birini bir şeyden/yerden) zorla çıkarmak |
|
310 |
Öbek Fiiller |
muscle (one) out (of something or some place) f.
|
(birini bir şeyden/yerden) zor kullanarak çıkarmak |
|
311 |
Öbek Fiiller |
muscle (one) out (of something or some place) f.
|
(birini bir şeyden/yerden) güç kullanarak dışarı atmak |
|
312 |
Öbek Fiiller |
muscle (one) out (of something or some place) f.
|
(birini) zorla (bir şeyin/yerin) dışında bırakmak |
|
313 |
Öbek Fiiller |
muscle (one) out (of something or some place) f.
|
(birini) zorla (bir şeyden/yerden) ekarte etmek |
|
314 |
Öbek Fiiller |
muscle (one) out (of something or some place) f.
|
(birini konumunu/bir şeyi) bırakmak zorunda bırakmak |
|
315 |
Öbek Fiiller |
order (one) out (of some place) f.
|
(birinin bir yerden) çıkmasını emretmek |
|
316 |
Öbek Fiiller |
order (one) out (of some place) f.
|
(birinin bir yeri) terk etmesini emretmek |
|
317 |
Öbek Fiiller |
order (one) out (of some place) f.
|
(birini bir yerden) çıkarmak/atmak |
|
318 |
Öbek Fiiller |
permit (one) out (of something or some place) f.
|
(birinin bir yerden/bir şeyden) çıkmasına izin vermek |
|
319 |
Öbek Fiiller |
pilot (something) out (of something or some place) f.
|
(bir şeye bir yerden/bir şeyden dışarı doğru) kılavuzluk/pilotluk/kaptanlık etmek |
|
320 |
Öbek Fiiller |
pilot (something) out (of something or some place) f.
|
(bir şeye bir yerden/bir şeyden dışarı doğru) rota vermek |
|
321 |
Öbek Fiiller |
pilot (something) out (of something or some place) f.
|
(bir şeyi bir şeyden/bir yerden dışarı) yönlendirmek |
|
322 |
Öbek Fiiller |
root (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birinin/bir şeyin bir şeyden/bir yerden) kökünü kazımak |
|
323 |
Öbek Fiiller |
root (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) yok etmek |
|
324 |
Öbek Fiiller |
root (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) tamamıyla çıkarmak/atmak |
|
325 |
Öbek Fiiller |
rout out of some place f.
|
bir yerden çıkarmak |
|
326 |
Öbek Fiiller |
rout out of some place f.
|
bir yerden dışarı atmak |
|
327 |
Öbek Fiiller |
rout out of some place f.
|
bir yerden uzaklaştırmak |
|
328 |
Öbek Fiiller |
rout out of some place f.
|
bir yerden kovmak |
|
329 |
Öbek Fiiller |
rout out of some place f.
|
bir yerden def etmek |
|
330 |
Öbek Fiiller |
rout out of some place f.
|
bir yerden zorla/ite kaka çıkarmak |
|
331 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) kaçmak |
|
332 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
(bir şeyi/bir yeri) koşarak terk etmek |
|
333 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) kovmak/kovalamak |
|
334 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) defetmek |
|
335 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) zorla göndermek |
|
336 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) önüne katıp kovalamak |
|
337 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
bir aracı (bir şeyden/bir yerden) çıkarmak |
|
338 |
Öbek Fiiller |
run out of (something or some place) f.
|
bir aracı (bir şeyden/bir yerden) dışarı sürmek |
|
339 |
Öbek Fiiller |
rush out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) fırlayıp çıkmak |
|
340 |
Öbek Fiiller |
rush out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) hızla çıkarmak |
|
341 |
Öbek Fiiller |
rush out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) hemen çıkmasını sağlamak |
|
342 |
Öbek Fiiller |
rush out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) hızla tahliye etmek |
|
343 |
Öbek Fiiller |
screen out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/bir yerin) dışında bırakmak |
|
344 |
Öbek Fiiller |
screen out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) elemek |
|
345 |
Öbek Fiiller |
screen out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) çıkarmak |
|
346 |
Öbek Fiiller |
screen out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/bir yerin) dışında kalmasını sağlamak |
|
347 |
Öbek Fiiller |
screen out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışlamak |
|
348 |
Öbek Fiiller |
screen out of (something or some place) f.
|
(bir şeyin/bir yerin) içine almamak |
|
349 |
Öbek Fiiller |
screen out of (something or some place) f.
|
(bir şeye/bir yere) kabul/dahil etmemek |
|
350 |
Öbek Fiiller |
send (one) out of (some place) f.
|
(birine bir yerden) çıkmasını söylemek |
|
351 |
Öbek Fiiller |
send (one) out of (some place) f.
|
(birini bir yerden) dışarı göndermek |
|
352 |
Öbek Fiiller |
sign out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) çıkarken deftere imza atmak |
|
353 |
Öbek Fiiller |
sign out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) çıkışını bildirmek/kaydettirmek |
|
354 |
Öbek Fiiller |
sign out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) çıkışını kaydetmek |
|
355 |
Öbek Fiiller |
sign out of (something or some place) f.
|
(dijital bir hesapta/ağda) oturumu kapatmak |
|
356 |
Öbek Fiiller |
sign out of (something or some place) f.
|
(dijital bir hesaptan/ağdan) ayrılmak |
|
357 |
Öbek Fiiller |
sign out of (something or some place) f.
|
(dijital bir hesapta/ağda) başka birinin oturumunu kapatmak |
|
358 |
Öbek Fiiller |
sign out of (something or some place) f.
|
(dijital bir hesaptan/ağdan) çıkarmak |
|
359 |
Öbek Fiiller |
skip out of (some place) f.
|
(bir yerden) kaçmak |
|
360 |
Öbek Fiiller |
skip out of (some place) f.
|
(bir yerden) tüymek |
|
361 |
Öbek Fiiller |
skip out of (some place) f.
|
(bir yerden) sıvışmak |
|
362 |
Öbek Fiiller |
skip out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) kaçmak |
|
363 |
Öbek Fiiller |
skip out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) tüymek |
|
364 |
Öbek Fiiller |
skip out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) sıvışmak |
|
365 |
Öbek Fiiller |
smoke (someone or something) out of (some place) f.
|
bir yeri dumanla doldurarak (birini/bir şeyi bir yerden) çıkarmak |
|
366 |
Öbek Fiiller |
smuggle (someone or something) out (of some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) kaçak olarak çıkarmak |
|
367 |
Öbek Fiiller |
smuggle (someone or something) out (of some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir yerden) gizlice çıkarmak |
|
368 |
Öbek Fiiller |
sneak out (of some place) f.
|
(bir yerden) sessizce çıkmak |
|
369 |
Öbek Fiiller |
sneak out (of some place) f.
|
(bir yerden) fark ettirmeden/gizlice çıkmak |
|
370 |
Öbek Fiiller |
stalk out of (some place) f.
|
(bir yerden) dışarı fırlamak |
|
371 |
Öbek Fiiller |
stalk out of (some place) f.
|
(bir yerden) hızla çıkıp gitmek |
|
372 |
Öbek Fiiller |
stalk out of (some place) f.
|
(bir yerden) bir hışımla çıkmak |
|
373 |
Öbek Fiiller |
stalk out of (some place) f.
|
(bir yerden) kızgın bir şekilde/öfkeyle çıkmak |
|
374 |
Öbek Fiiller |
stampede out of (some place) f.
|
(bir yerden) panik halinde kaçışmak |
|
375 |
Öbek Fiiller |
stampede out of (some place) f.
|
(bir yerden) dışarı sökün etmek |
|
376 |
Öbek Fiiller |
stampede out of (some place) f.
|
(bir yerden) akın akın gitmek/çıkmak/ayrılmak |
|
377 |
Öbek Fiiller |
stampede out of (some place) f.
|
(bir yerden) güruh halinde gitmek/çıkmak/ayrılmak |
|
378 |
Öbek Fiiller |
stampede out of (some place) f.
|
(bir yerden) çil yavrusu gibi dağılmak |
|
379 |
Öbek Fiiller |
starve (one) out of (something or some place) f.
|
(birini) aç bırakarak (bir şeyden/bir yerden) çıkmaya zorlamak |
|
380 |
Öbek Fiiller |
starve (one) out of (something or some place) f.
|
(birini) aç bırakarak (bir şeyi/bir yeri) terk etmesini sağlamak |
|
381 |
Öbek Fiiller |
starve (one) out of (something or some place) f.
|
(birini bir şeyden/bir yerden) çıkmak zorunda kalana kadar aç bırakmak |
|
382 |
Öbek Fiiller |
steam out of (something or some place) f.
|
(buharlı bir araç bir şeyden/bir yerden) uzaklaşmak/yola çıkmak/ayrılmak |
|
383 |
Öbek Fiiller |
steam out of (something or some place) f.
|
öfkeyle/bir hışımla (bir şeyden/bir yerden) çıkıp gitmek |
|
384 |
Öbek Fiiller |
steam out of (something or some place) f.
|
öfkeyle/bir hışımla (bir şeyden/bir yerden) ayrılmak |
|
385 |
Öbek Fiiller |
steam out of (something or some place) f.
|
buharla/buhar tutarak (bir şeyden/bir yerden) çıkarmak |
|
386 |
Öbek Fiiller |
steam out of (something or some place) f.
|
buharla/buhar tutarak (bir şeyden/bir yerden) gidermek |
|
387 |
Öbek Fiiller |
step out of (something or some place) (and) into (some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden çıkıp bir yere) girmek |
|
388 |
Öbek Fiiller |
step out of (something or some place) (and) into (some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden çıkıp bir yere) adım atmak |
|
389 |
Öbek Fiiller |
storm out of (some place) f.
|
(bir yerden) hiddetle ayrılmak |
|
390 |
Öbek Fiiller |
storm out of (some place) f.
|
(bir yerden) hışımla çıkıp gitmek |
|
391 |
Öbek Fiiller |
storm out of (some place) f.
|
(bir yerden) öfkeyle çıkıp gitmek |
|
392 |
Öbek Fiiller |
stride out of (some place) f.
|
(bir yerden) uzun adımlarla yürüyerek çıkmak |
|
393 |
Öbek Fiiller |
stride out of (some place) f.
|
(bir yerden) kararlılıkla çıkmak |
|
394 |
Öbek Fiiller |
stride out of (some place) f.
|
(bir yerden) aceleyle/telaşla çıkmak |
|
395 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) yırtıp almak/ayırmak |
|
396 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) çekip almak/ayırmak |
|
397 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) çekip çıkarmak |
|
398 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) yaka paça çıkarmak |
|
399 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) zorla çıkarmak |
|
400 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden) uyandırmak |
|
401 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden) ayıltmak |
|
402 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden) uzaklaştırmak |
|
403 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) zorla/zor kullanarak almak/çıkarmak/ayırmak |
|
404 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir yeri) hızla terk etmek |
|
405 |
Öbek Fiiller |
tear out of (something or some place) f.
|
(bir yerden) bir hışımla çıkmak |
|
406 |
Öbek Fiiller |
throng out of (some place) f.
|
(bir yerden) güruh halinde çıkmak/ayrılmak |
|
407 |
Öbek Fiiller |
throng out of (some place) f.
|
(bir yerden) dışarı akın etmek |
|
408 |
Öbek Fiiller |
throng out of (some place) f.
|
(bir yerden) kalabalık halde çıkmak/ayrılmak |
|
409 |
Öbek Fiiller |
throw (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) dışarı atmak |
|
410 |
Öbek Fiiller |
throw (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) dışarı fırlatmak |
|
411 |
Öbek Fiiller |
throw (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) zorla atmak |
|
412 |
Öbek Fiiller |
throw (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) zorla çıkarmak |
|
413 |
Öbek Fiiller |
throw (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) defetmek |
|
414 |
Öbek Fiiller |
throw (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) çıkarmak |
|
415 |
Öbek Fiiller |
throw (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) atmak |
|
416 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) çıkıntı yapmak |
|
417 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı doğru uzanmak/çıkmak |
|
418 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı uzatmak |
|
419 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı itmek |
|
420 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) kaldırmak |
|
421 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) alıp saklamak |
|
422 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
göz önünden almak/saklamak/kaldırmak |
|
423 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) defetmek |
|
424 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı atmak |
|
425 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) çıkarmak |
|
426 |
Öbek Fiiller |
thrust out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) kovmak |
|
427 |
Öbek Fiiller |
toss out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı atmak |
|
428 |
Öbek Fiiller |
toss out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı fırlatmak |
|
429 |
Öbek Fiiller |
toss out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) çıkarmak |
|
430 |
Öbek Fiiller |
toss out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) kovmak |
|
431 |
Öbek Fiiller |
toss out of (something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) defetmek |
|
432 |
Öbek Fiiller |
tow (something) out of (something or some place) f.
|
(bir aracı bir şeyden/bir yerden) çekmek |
|
433 |
Öbek Fiiller |
tow (something) out of (something or some place) f.
|
(bir aracı) çekiciyle veya başka bir araçla (bir şeyden/bir yerden) çekip çıkarmak |
|
434 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı sızmak |
|
435 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı akmak |
|
436 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı damlamak |
|
437 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) yavaşça çıkmak |
|
438 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) birer ikişer çıkmak/ayrılmak |
|
439 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) zamanla erimek (para, kaynak) |
|
440 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) zamanla akıp gitmek (para, kaynak) |
|
441 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) yavaş yavaş tükenmek (para, kaynak) |
|
442 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) sızmak |
|
443 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) yayılmak |
|
444 |
Öbek Fiiller |
trickle out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) yavaş yavaş gelmek/akmak |
|
445 |
Öbek Fiiller |
tumble out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı düşmek |
|
446 |
Öbek Fiiller |
tumble out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı dökülmek |
|
447 |
Öbek Fiiller |
tumble out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı doğru yıkılmak/yuvarlanmak |
|
448 |
Öbek Fiiller |
tumble out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dışarı fırlamak |
|
449 |
Öbek Fiiller |
tumble out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) hızla dışarı çıkmak |
|
450 |
Öbek Fiiller |
tumble out (of something or some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden) dağılmak |
|
451 |
Öbek Fiiller |
turn (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) çıkarmak |
|
452 |
Öbek Fiiller |
turn (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) dışarı atmak |
|
453 |
Öbek Fiiller |
turn (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) tahliye etmek |
|
454 |
Öbek Fiiller |
turn (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) defetmek |
|
455 |
Öbek Fiiller |
turn (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) attırmak |
|
456 |
Öbek Fiiller |
turn (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) kovmak |
|
457 |
Öbek Fiiller |
usher (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birine/bir şeye bir şeyden/bir yerden) dışarı eşlik etmek |
|
458 |
Öbek Fiiller |
usher (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birine/bir şeye bir şeyden/bir yerden) dışarı yol göstermek |
|
459 |
Öbek Fiiller |
usher (someone or something) out of (something or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) dışarı yönlendirmek |
|
460 |
Öbek Fiiller |
usher out of some place f.
|
bir yerden dışarı eşlik etmek |
|
461 |
Öbek Fiiller |
usher out of some place f.
|
bir yerden dışarı yol göstermek |
|
462 |
Öbek Fiiller |
usher out of some place f.
|
bir yerden dışarı yönlendirmek |
|
463 |
Öbek Fiiller |
venture out of (some place) f.
|
(bir yerden) cesurca çıkmak |
|
464 |
Öbek Fiiller |
venture out of (some place) f.
|
(bir yerden) temkinli çıkmak |
|
465 |
Öbek Fiiller |
venture out of (some place) f.
|
(bir yerden) dikkatlice çıkmak |
|
Phrases |
|
466 |
İfadeler |
in place of you expr.
|
senin yerine |
|
467 |
İfadeler |
in place of you expr.
|
sizin yerinize |
|
468 |
İfadeler |
out of place expr.
|
uygunsuz |
|
469 |
İfadeler |
out of place expr.
|
yakışıksız |
|
470 |
İfadeler |
in place of (someone or something) expr.
|
(birinin/bir şeyin) yerine |
|
471 |
İfadeler |
in place of (someone or something) expr.
|
(birine/bir şeye) vekaleten |
|
472 |
İfadeler |
in place of (something) expr.
|
(bir şeyin) yerine |
|
473 |
İfadeler |
in place of (something) expr.
|
(bir şeye) alternatif olarak |
|
474 |
İfadeler |
in place of somebody/something expr.
|
birinin/bir şeyin yerine |
|
475 |
İfadeler |
in place of somebody/something expr.
|
birine/bir şeye vekaleten |
|
476 |
İfadeler |
in the middle of (something or some place) expr.
|
(bir şeyin veya bir yerin) ortasında |
|
477 |
İfadeler |
in the middle of (something or some place) expr.
|
(bir şeyin veya bir yerin) merkezinde |
|
478 |
İfadeler |
in the middle of (something or some place) expr.
|
(bir şeyin veya bir yerin) orta yerinde |
|
Colloquial |
|
479 |
Konuşma Dili |
pride of place i.
|
en yüksek mevki |
|
480 |
Konuşma Dili |
talk of a place i.
|
bir yerin dilinde olan kimse/şey |
|
481 |
Konuşma Dili |
talk of a place i.
|
bir yerin dilindeki kimse/şey |
|
482 |
Konuşma Dili |
talk of a place i.
|
bir yerdeki tüm sohbetlerin konusu olan kimse/şey |
|
483 |
Konuşma Dili |
talk of a place i.
|
bir yerdeki herkesin dilindeki kimse/şey |
|
484 |
Konuşma Dili |
talk of a place i.
|
bir yerdeki herkesin hakkında konuştuğu kimse/şey |
|
485 |
Konuşma Dili |
talk of a place i.
|
bir yerdeki herkesin bahsettiği kimse/şey |
|
486 |
Konuşma Dili |
hotfoot it out of (some place) f.
|
(bir yerden) sıvışmak |
|
487 |
Konuşma Dili |
hotfoot it out of (some place) f.
|
(bir yerden) kaçmak |
|
488 |
Konuşma Dili |
hotfoot it out of (some place) f.
|
(bir yerden) topuklamak |
|
489 |
Konuşma Dili |
hotfoot it out of (some place) f.
|
(bir yeri) hemen/hızla terk etmek |
|
490 |
Konuşma Dili |
nannies can't take the place of parents expr.
|
bakıcılar ebeveynlerin yerini dolduramaz |
|
491 |
Konuşma Dili |
now, all the pieces of the puzzle are falling into place expr.
|
(hah şimdi) taşlar yerine oturdu işte |
|
492 |
Konuşma Dili |
late of (some place) expr.
|
yakın zamana kadar (bir yerde) çalışan/yaşayan |
|
493 |
Konuşma Dili |
late of (some place) expr.
|
bundan önce (bir yerde) çalışan/yaşayan |
|
Idioms |
|
494 |
Deyim |
place of concealment i.
|
gizlenme yeri |
|
495 |
Deyim |
place of business i.
|
iş yeri |
|
496 |
Deyim |
a place of business i.
|
bir/birinin iş yeri |
|
497 |
Deyim |
a place of business i.
|
bir/birinin iş merkezi |
|
498 |
Deyim |
one's place of business i.
|
bir/birinin iş yeri |
|
499 |
Deyim |
one's place of business i.
|
bir/birinin iş merkezi |
|
500 |
Deyim |
the armpit of (some place) i.
|
(bir yerin) en kötü/çekilmez bölümü |
|